Sorun Ne? Assassin's Creed ve Gizlen(eme)mek
Merhabalar, bir zamanlar "Lost" diye efsaneler efsanesi bir dizi vardı hatırladınız mı? Sezonlar boyunca bizi hop oturtup hop kaldıran, bir dumana az sövmediğimiz, çekirdek üreticilerinin çekirdek yetiştiremediği zamanlar hani. Hatırlarsınız Lost'un bir de son sezonu vardı ki, evlerden ırak, düşmanımın başına gelmesin. Hele o final.. Hayır, konuları karıştırmadım biliyorum yukarıda Assassin's Creed yazıyor ancak Lost'u izleyenler az çok neden yazıya Lost ile başladığımı anlamıştır. "Lost çok bozdu" geyiğini yapan herkes büyük ihtimalle zaten olayı çaktı. Çünkü, Assassin's Creed çok bozdu, hem de öyle böyle değil önünü alamadık öyle bozdu.
Ubisoft ilginç bir firma, kesinlikle aptal değiller ama bir noktadan sonra aptalı oynamayı çok seviyorlar. Ellerinde Prince of Persia gibi bir efsane vardı, bitirdiler. Assassin's Creed gibi bir maden vardı ki neredeyse nereye koysanız cuk otururdu herhangi bir şekilde ne tarih ne mekan gözetirdi, bozdular. Far Cry serisinden bahsetmiyorum bile. Peki sıkıntı ne ? Sıkıntı Ubisoft'un kör olması, aptala yatması. Biliyorum Origins yeni çıktı, evet biliyorum eski oyunlara nazaran her açıdan çok farklı, ancak sorun bir bakıma burada başlıyor aslında. Öncelikle Origins hakkında konuşalım sonrasında geriye doğru gideriz. Origins ismi çok açık bir isim, belli ki olayların nasıl başladığını anlatan bir oyun, ama oyun Assassin's Creed oyunu değil sıkıntı orada. Öncelikle Origins işinin suikastçilik ile hiç bir bağlantısı yok çünkü ortada bir suikast yok. Evet, birilerini öldürmek var ancak size şöyle anlatayım meramımı. Bakın, yandaki ekran görüntüsünde ne diyor? Birini "gizlice" öldürmek. Hadi ama, ya bu yazıyı okuyan sizler çoktan oynadınız ya da en azından bir oynanış videosu izlediniz. Elinize aldığınız uzun mızrak mı gizlice öldürmenize yardımcı oluyor yoksa elinizdeki kalkan mı? Oyun tamamen dövüşmek üzerine kurulmuş, burada işin gizliliği kalmamış. Bahsettiğim sıkıntı da burada, tüm dünya dillerinde "suikast" dediğimiz kavram gizlice yapılır çünkü bu işi suikast yapan budur bangır bangır birini öldürmek suikast değildir, bu kelimenin yanlış kullanımıdır. Assassin's Creed de aynen böyle yapıyor, neredeyse 4. oyuna kadar kendi isteğinizle eğilemediğiniz, isterseniz 50 adama karşı tek başınıza gayet rahat bir biçimde, yara almadan bile kurtulabileceğiniz bir oyundu. Hatta bu 50 ye karşı 1, Origins'e kadar AC serisinin temeliydi. Açıkçası bir oyuncu olarak, ki gizlilik oyunlarını çok seven bir oyuncu hem de, AC serisinin bana veremediği gizlilik hissiyatını alakasız oyunlarda daha fazla alabiliyorum ki bunun içerisinde fazlasıyla bağımsız yapımda var. Kalabalığın arasına karışmak veya arkanda 30 kişi koşarken bir anda oturmak kimseyi gizli yapmaz, evet güzel düşünülmüş dokunuşlar ancak dediğim gibi arkamda bir sürü insan kovalarken bir anda oturunca gizlenmek tamamen saçmalık.
Bunun dışında Origins'e kadar her yıl bir oyun çıkarmak gibi bir hata yapmaları ki oyunların çoğu da tam çıkmadı, düzeltmeleri aylarını aldı neredeyse (bknz: Unity faciası). Durum böyle olunca Ubisoft iyice paragöz oldu oyuncuların gözünde ve onlar bunu değiştirmek için hiç bir şey yapmadı. Origins gibi bir oyuna oyun içi ödeme koyup, sadece kozmetik eşyalardan para kazanmaya çalışmak sinekten yağ çıkarmaktan başka bir şey değildir. Bunun adı artık ölücülüktür, aymazlıktır, utanmazlıktır. Hala ellerinde harika bir maden olan Ubisoft ne yazık ki bunu hala tam olarak kavrayamadı. Ezio kalitesinde bir ana karakter tekrar çıkartabilirler, Brotherhood gibi dünyanın en efsane DLClerinden biri tekrar yapabilirler. Bunların hiç biri Ubisoft için zor değil, Origins'in tabiri caizse kökten değişimini gördükten, o açık dünyanın harikalığını gördükten sonra Ubisoft'a daha çok kızdım açıkçası. Çünkü böylelikle adamlar açık açık "yahu biz yapamıyoruz" dan "aslında yapabiliyoruz ama yapmıyoruz, çünkü neden yapalım ki?" anlayışına sahip olduklarının altını kalın kalın çizdiler. Daha fazla uzatmak istemiyorum, çünkü bir noktada inanıyorum ki bu yazıyı okuyanların çoğunun zaten kafasından bir şekilde geçmiştir bu düşünceler. O yüzden Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok, vakit ayırdığınız için teşekkür eder başka yazılarda görüşmek dileğiyle hoşçakalın.
Ubisoft ilginç bir firma, kesinlikle aptal değiller ama bir noktadan sonra aptalı oynamayı çok seviyorlar. Ellerinde Prince of Persia gibi bir efsane vardı, bitirdiler. Assassin's Creed gibi bir maden vardı ki neredeyse nereye koysanız cuk otururdu herhangi bir şekilde ne tarih ne mekan gözetirdi, bozdular. Far Cry serisinden bahsetmiyorum bile. Peki sıkıntı ne ? Sıkıntı Ubisoft'un kör olması, aptala yatması. Biliyorum Origins yeni çıktı, evet biliyorum eski oyunlara nazaran her açıdan çok farklı, ancak sorun bir bakıma burada başlıyor aslında. Öncelikle Origins hakkında konuşalım sonrasında geriye doğru gideriz. Origins ismi çok açık bir isim, belli ki olayların nasıl başladığını anlatan bir oyun, ama oyun Assassin's Creed oyunu değil sıkıntı orada. Öncelikle Origins işinin suikastçilik ile hiç bir bağlantısı yok çünkü ortada bir suikast yok. Evet, birilerini öldürmek var ancak size şöyle anlatayım meramımı. Bakın, yandaki ekran görüntüsünde ne diyor? Birini "gizlice" öldürmek. Hadi ama, ya bu yazıyı okuyan sizler çoktan oynadınız ya da en azından bir oynanış videosu izlediniz. Elinize aldığınız uzun mızrak mı gizlice öldürmenize yardımcı oluyor yoksa elinizdeki kalkan mı? Oyun tamamen dövüşmek üzerine kurulmuş, burada işin gizliliği kalmamış. Bahsettiğim sıkıntı da burada, tüm dünya dillerinde "suikast" dediğimiz kavram gizlice yapılır çünkü bu işi suikast yapan budur bangır bangır birini öldürmek suikast değildir, bu kelimenin yanlış kullanımıdır. Assassin's Creed de aynen böyle yapıyor, neredeyse 4. oyuna kadar kendi isteğinizle eğilemediğiniz, isterseniz 50 adama karşı tek başınıza gayet rahat bir biçimde, yara almadan bile kurtulabileceğiniz bir oyundu. Hatta bu 50 ye karşı 1, Origins'e kadar AC serisinin temeliydi. Açıkçası bir oyuncu olarak, ki gizlilik oyunlarını çok seven bir oyuncu hem de, AC serisinin bana veremediği gizlilik hissiyatını alakasız oyunlarda daha fazla alabiliyorum ki bunun içerisinde fazlasıyla bağımsız yapımda var. Kalabalığın arasına karışmak veya arkanda 30 kişi koşarken bir anda oturmak kimseyi gizli yapmaz, evet güzel düşünülmüş dokunuşlar ancak dediğim gibi arkamda bir sürü insan kovalarken bir anda oturunca gizlenmek tamamen saçmalık.
Bunun dışında Origins'e kadar her yıl bir oyun çıkarmak gibi bir hata yapmaları ki oyunların çoğu da tam çıkmadı, düzeltmeleri aylarını aldı neredeyse (bknz: Unity faciası). Durum böyle olunca Ubisoft iyice paragöz oldu oyuncuların gözünde ve onlar bunu değiştirmek için hiç bir şey yapmadı. Origins gibi bir oyuna oyun içi ödeme koyup, sadece kozmetik eşyalardan para kazanmaya çalışmak sinekten yağ çıkarmaktan başka bir şey değildir. Bunun adı artık ölücülüktür, aymazlıktır, utanmazlıktır. Hala ellerinde harika bir maden olan Ubisoft ne yazık ki bunu hala tam olarak kavrayamadı. Ezio kalitesinde bir ana karakter tekrar çıkartabilirler, Brotherhood gibi dünyanın en efsane DLClerinden biri tekrar yapabilirler. Bunların hiç biri Ubisoft için zor değil, Origins'in tabiri caizse kökten değişimini gördükten, o açık dünyanın harikalığını gördükten sonra Ubisoft'a daha çok kızdım açıkçası. Çünkü böylelikle adamlar açık açık "yahu biz yapamıyoruz" dan "aslında yapabiliyoruz ama yapmıyoruz, çünkü neden yapalım ki?" anlayışına sahip olduklarının altını kalın kalın çizdiler. Daha fazla uzatmak istemiyorum, çünkü bir noktada inanıyorum ki bu yazıyı okuyanların çoğunun zaten kafasından bir şekilde geçmiştir bu düşünceler. O yüzden Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok, vakit ayırdığınız için teşekkür eder başka yazılarda görüşmek dileğiyle hoşçakalın.